Mısır'da yeteri kadar asker bırakan Bonapart, 18.000 kişilik bir kuvvetle 10 Şubat 1799'da Mısır'dan Suriye'ye hareket etti. El-Ariş'i, Gazze'yi ve Remle'yi aldıktan sonra Yafa'yı kuşattı. Yafa, ancak 5 gün direnebildi. Napolyon kuvvetleri, kendilerine ciddi şekilde direniş gösteren Yafa'ya girdiklerinde katliam yaptılar. Daha sonra Hayfa üzerine yürüyen Napolyon, burayı da kolayca ele geçirdi.
Akkâ her ne kadar savunmaya hazırlanmış ise de yeterli değildi. Akkâ kalesinin en büyük silahı insan, Türk ve İslamın iman dolu göğsü idi.
Bonaport'ın bu kadar yeri zaptederek kısa sürede Akkâ'yya kadar gelmesi her tarafa dehşet salmış ve Akkâ'nın kurtulamayacağı düşüncesi Müslümanların üzüntü ve korkusuna neden olmuştu.
Cezzâr Ahmed Paşa, savunma hazırlıklarını sürdürerek silahlarını ve kuvvetlerini tertip ve düzene soktu.
Napolyon, Suriye harekâtında hedefi olan Akkâ'nın önüne 19 Martta ulaştı ve şehri derhal şiddetli bombardımana tuttu. Buna kale topçusu ile Türk ve İngiliz gemilerinden atılan top ve tüfek atışlarıyla karşılık verildi. Akkâ kalesi içinde bulunanlar bir hayli korkmuşlar ve dehşete kapılmışlardı. Ancak Cezzâr Ahmed Paşa'ya olan sonsuz güvenleri sonucu direnişlerinden bir şey kaybetmemişlerdi. Onların bu kadar ağır şartlar altında direndiklerini gören Napolyon, ne yapacağını şaşırmıştı.
Napolyon Bonapart, her taraftan yardım alarak savaşıyor, Cezzar ise kendi yağı ile kavrularak direniyordu.
Akkâ kalesi çevresindeki çarpışmalar bütün şiddetiyle devam ediyor, iki taraf da önemli ölçüde kayıplar veriyordu. Napolyon kuvvetleri arka arkaya taarruzlarını tazeliyorlar, ne olursa olsun Akkâ kalesini ele geçirebilmek için var güçleriyle çarpışıyorlardı.
Türk kuvvetleri ise Akkâ'nın düşmesinin ölüme teslim demek olacağı düşüncesiyle canları bahasına karşı koymakta idiler. Çaresiz ölmektense namusunu koruyarak din ve devlet uğrunda can vermek onlar için daha şerefliydi.
Napolyon, bütün güçlerini kullanarak Akkâ'ya karşı hücuma geçti. Açılan gediklerden içeriye giren düşmanla kılıç ve hatta bıçak ile boğaz boğaza kanlı muharebeler verilmekte, top ve tüfekler ateş yağdırmakta idi. Öyle bir an geldi ki Cezzar Paşa, tehlikenin büyüdüğünü görünce iki yerden barut fıçılarını ve cephaneliği ateşe vermek zorunda kaldı. Patlamalarla bir çok Fransız askeri havaya uçtu.
Büyük zayiat vermiş ve hırpalanmış olan Napolyon kuvvetleri Mısır'a dönecek gücü ve cesareti kendilerinde bulamayınca kaleye tekrar ani bir hücuma kalkıştılar. O gün, İstanbul'dan gönderilen kuvvetler Akkâ'ya ulaştı. Az da olsa yepyeni silahlarla donatılmış düzenli askerlerin de savunmaya katılmasıyla zaten yıpranmış olan Napolyon kuvvetlerinin saldırısı kolayca kırıldı.
Fransız askerlerinin bundan sonra Akkâ kalesine hücum edecek güçleri kalmamıştı. Savaşta ve ayrıca baş gösteren vebadan da hayli kayıp vermişlerdi. Başarısızlıkla neticelenen bu son taarruzdan sonra Bonapart, 21 Mayıs 1799'da geri çekilme emri verdi. İhtilâlin yenilmez Fransız ordusu artık yenilmişti.
Bonapart başarısızlığını örtmek için bir beyanname yayınlayarak Mısır'a yürümekte olan Türk ordusunu yendiğini ve Suriye seferinin bu suretle sona erdiğini ilan ettiyse de buna kimse inanmadı. Fransızlar bu başarısızlık üzerine ağır silahlarını terk ederek ümitsiz bir şekilde canlarını zorlukla Hayfa'ya atabildiler.
Mısır'da tutunamayan Bonapart, maddî ve manevî her şeyini, hatta ümitlerini orada gömerek çekip gitti.
Napolyon'u hezimete uğratan ve bölgeyi terk ettiren Cezzar Ahmed Paşa'nın şöhretini bütün dünya duydu. Devlet tarafından tebrik ve ayrıca kıymetli hediyelerle taltif olundu.
Kaynaklar, Cezzar Ahmed Paşa'nın zeki, dirayetli ve anlayışlı bir adam olup pek çok meseleleri önceden keşfetmek hususunda bir kabiliyet gösterdiğini kaydeder. Akkâ'da mükemmel bir cami, bir çarşı ve bir çok çeşmeler yaptırmak suretiyle imar faaliyetlerinde de bulunmuştur.
Şöhretini gayret ve hizmetinden alan Cezzar Ahmed Paşa, Avrupa kıtasında kabına sığmayarak Kuzey Afrika'ya el atmış, Asya'ya taarruz etmiş, Napolyon Bonapart ile Akkâ müdafaasında boy ölçüşmüş, bu mağrur komutanı ters yüz etmiş bir kumandandır. Napolyon, ilk mağlubiyetin acı ve buruk tadını bu Türk komutanından tatmıştır.
Şahsî kabiliyet ve gayreti ile kendi kendini yetiştiren, 64 gün süren Akkâ kuşatmasında yiğitçe çarpışan bu Türk kahramanı ve büyüğü 23 Nisan 1804'te vefat etmiştir.
Cezzar Ahmed Paşa ile ilgili bilgiler Türk Dünyası Tarih Dergisi�nden alınmıştır.